22 Ağustos 2017 Salı

RODOS ADASI GEZİ NOTLARI



Bu yaz Yunan Adaları’na gitmek planlarımız arasındaydı. Rodos Adası ile başlayalım istedik. Rodos Marmaris’e bu kadar yakınken tatil planına almamak ayıp olurdu J Ege Denizi’nde yer alan 12 adaların en büyüğü olan Rodos Adası’nın kalesi ve orta çağ mahallesi UNESCO dünya tarihi mirası listesinde yer alıyor. Ada Romalılar, Şövalyeler, Osmanlılar ve İtalyanlara ait tarihi izler taşıyor.

NASIL GİDELİM?
Marmaris’ten kalkan feribotlar ile adaya 1 saat içinde ulaşıyorsunuz. Biz feribot biletimizi bu siteden aldık. Yunanistan adalarında kapıda vize uygulaması var, neyse ki yeşil pasaportumuz olduğu için bu ayrıntıyla uğraşmadık. Yanınızda yurt dışına çıkışınıza sakınca olmadığına dair ıslak imzalı yazınızı mutlaka yanınızda bulundurmalısınız. Islak imzalı kısmını özellikle vurgulamak isterim. Çünkü elektronik imza kullanıldığı için pasaport kontrolünden geri çevrilen ve tatil hayallerine veda eden birçok kişi oldu. Aman dikkat!
Feribotun kalkış saatinden 1 saat önce check-in ve pasaport işlemleri için limanda yer almak gerekiyor ki, oldukça uzun kuyruklarda check-in ve pasaport işlemleri için bekliyorsunuz maalesef. Neyse bunlar da gezinin en acı kısımları olsun. Sonraki kısımları çok tatlı söz ;)
Feribot seyahati ile ilgili de bir not düşmek isterim ki, Rodos adası açıkları oldukça dalgalı olduğu için katamaran feribot biraz sallanıyor haliyle. Rodos Adası’na giderken feribotun ikinci katında gittiğimiz için bu çalkalanmayı daha çok hissettik, özellikle mide hassasiyetiniz varsa feribotun giriş katında oturmayı tercih edin.
NEREDE KALALIM?
Rodos Adası’nda Old Town denen merkez kısmında kalmayı tercih etmenizi öneririm. Hem Rodos’un ortaçağ büyüsünden uzaklaşmamış oluyorsunuz hem de dilediğinizde otele dönme ve dinlenme şansınız da oluyor. Biz Kristina’s Rooms isimli oteli tercih ettik. Konumu bakımından şehrin en kalabalık yeri olan Hipokrat Meydanı’na sadece 5 dk yürüme mesafesinde çok merkezi bir oteldi. Tavsiye ederim.
Kristina's Rooms dış görüntüsü

Otelin bahçe görüntüsü

NE YİYELİM?
Kahvaltı dahil otelde kahvaltımızı yaptıktan sonra öğle ve akşam yemekleri için Hipokrat Meydanı’nda yer alan Archipelagos isimli restaurantı tercih ettik. Rodos’a en sık gelen turist popülasyonu Türkler olduğu için garsonlar Türkçe biliyor ve menüler Türkçe olarak hazırlanmış. Hem de meydanı izleyerek burada uzun süre vakit geçirebiliyorsunuz. Archipelagos’ta bizim favori yemeğimiz Kleftiko kuzu’yu yemenizi şiddetle tavsiye ediyorum.  
NASIL GEZELİM?
Rodos’ta 2 gece 3 gün konaklama bizim açımızdan ideal bir süreydi. Bu süre tatil sürenize göre daha da uzatılabilir. Rodos’un çevresinde daha uzun vakit geçirmenize imkan sunacak çok güzel sahiller ve koylar var.  1-2 gün Rodos’un eski ve yeni şehir kısmını yürüyerek gezip, 1 günde araba kiralayarak Rodos’a yakın noktalar olan Kalithea Springs, Anthony Quinn Koyu, Ladiko Plajı ve Lindos’u gezebilirsiniz. Ayrıca limandan kalkan tekne turları da bu güzel koylara ulaşmanızı sağlıyor. Biz sahilleri araba kiralayarak gezmeyi tercih ettik. Araba kiralama konusunda bize Kristina’s Rooms çalışanları yardımcı oldu. ‘Margaritis’ isimli firmadan 40 Euro’ya Nissan Micra kiraladık. 
Rodos’a geldiğimiz ilk gün planımız otele yerleşip eski ve yeni şehri gezmekti. Feribottan indikten sonra kale ile çevrelenmiş eski şehir manzarası ile karşılaştık. 



Eski şehirde yer alan otele Rodos’un dar sokaklarında taş evlerin arasında yürüyerek ulaştık. Ara sokaklar o kadar şirin ki. Sadece sokaktan sıklıkla motosiklet geçtiği için çocukla yürürken biraz tedirginlik yaşadık.
Eski şehirdeki şirin ara sokaklar 


Otele yerleştikten sonra ilk durağımız çok yakın konumda olan Hipokrat Meydanı oldu. Burası restoranlar, kafelerle, hediyelik eşya dükkanları ile çevrelenmiş çok canlı bir meydan. Meydanın ortasındaki çeşme selfie çekinenlerin akınına uğruyor. Meydanın diğer bir köşesinde gece gündüz hiç boş kalmayan meydanın kuşbakışı izlendiği merdivenler var. Biz en çok bu meydanda vakit geçirmeyi sevdik.

Hipokrat Meydanı

İspanyol Merdivenlerinin minyatürü :)
 Hipokrat meydanından devam ederek Şövalyeler Sokağı ve Büyük Üstadlar Sarayı (Grand Masters Palace, Kastello)’na doğru yol aldık. Şövalyeler Sokağı’nda taşlarla döşeli yol ve binalar çok güzel. Şövalyeler eskiden bu evlerde konaklıyorlarmış. 
Şövalyeler Sokağı

Büyük Üstadlar Sarayı'na doğru giderken
Eski şehrin en yüksek noktasında Büyük Üstadlar Sarayı yer alıyor. Hergün 08.00- 20.00 arası ziyarete açık. Mutlaka görülmesi gereken yapılardan, giriş ücreti 6 Euro.
Büyük Üstadlar Sarayı

Büyük Üstadlar Sarayı içinden kareler



Sarayın ilerisinde yer alan şövalye kardeş

Rodos 400 yıl Osmanlı hakimiyetinde olduğu için adada Osmanlı dönemine ait hamam, kütüphane ve camiiler yer alıyor. Kanuni Sultan Süleyman (Süleymaniye) Camii Rodos’un en büyük Camisi.

Kanuni Sultan Süleyman (Süleymaniye) Camii 
Sarayı ve Camii’yi gördükten sonra Mandraki Limanı'na doğru devam ediyoruz. Limanda bizi iki geyik heykeli karşılıyor. Limanda civardaki ada ve koylara giden birçok tekne var. Limandaki diğer önemli yapılar Rodos’un simgesi olan yel değirmenleri ve devamında yer alan Aziz Nicholas Kalesi.
Mandraki Limanı


Rodos'un simgesi Yel değirmenleri ve Aziz Nicholas Kalesi
Limandan devam edip feribotla ilk geldiğimiz nokta olan eski şehrin kapısından içeri doğru girerek tarihi yapıları görüyoruz. Burada Meryem Ana Kilisesi yer alıyor. 

Meryem Ana Kilisesi

Rodos eski şehirde yer alan tarihi sokaklarda saatlerce gezilebilir, çok keyifli. Ara sokaklarda yürürken kendinizi yeni şehir bölümünde buluyorsunuz. Burası klasik şehir görüntüsünden farksız. Çeşitli mağazaların yer aldığı alışveriş yapılabilecek caddeler ve büyük oteller burada yer alıyor. Ancak Rodos merkezde yer alan Elli Beach yeni şehrin tek cazibeli noktası sayılabilir. Rodos merkeze uzak koylara gidecek kadar vaktiniz yoksa, Elli Beach denize girmek için güzel bir seçenek.

Elli Beach akşam görüntüsü
 Rodos’taki ikinci günümüzde Rodos’a yakın sahil ve koyları görmek üzere kiralık aracımızla yola çıktık. İlk durağımız yaklaşık 15 dakika uzaklıktaki Kalithea Springs oldu. 20. yüzyıl başlarında İtalyanlar tarafından kaplıca olarak kullanılan yer görülmeye değer, denizi de çok güzel. 
Kalithea Springs



Kalithea Springs’ten sonra Rodos’a yaklaşık 15 km uzaklıkta olan Ladiko Beach ve ona komşu olan Anthony Quinn Koyu'na geldik. Ladiko Beach çok güzel ancak Anthony Quinn Koyu rengiyle ve temizliği ile muhteşem bir yer diyebilirim. Anthony Quinn Navaron’un Topları (The Guns of Navarone) filminin çekimleri esnasında bu plajı çok beğenmiş. Daha sonra buraya Anthony Quinn Bay ismi verilmiş. Filmi de ilk fırsatta izlemeyi düşünüyorum. 
Ladiko Beach girişi

Ladiko Beach

Anthony Quinn Koyu

Koyun turkuaz rengi muhteşem
Anthony Quinn Koyu’nda bir süre kaldıktan sonra Lindos’a gitmek üzere yola çıktık. Lindos’a varmadan verdiğimiz manzara molasında harika bir sahil, beyaz evler ve kale manzarası ile Lindos bizi karşıladı.

Beyaz evleri ile Lindos
Lindos’un girişindeki otopark kısmına aracı park edip, yürüyerek devam etmeniz gerekiyor. Ara sokaklarda beyaz evlerin arasından yürüyerek Lindos’un sahil kısmına erişiyorsunuz. Aynı şekilde yürüyerek ve eşeklerle kaleye doğru ulaşılabiliyor. Biz günün sonunda o enerjiyi kendimizde bulamadık ve maalesef en tepeye çıkamadık. Bunun yerine plajına inmeyi tercih ettik. Lindos’a günübirlik gezi şeklinde gitmek değil de, 1 tam gün ayırmak daha mantıklı gibi görünüyor.






Rodos’un ortaçağ havasına, Hipokrat Meydanı’nın canlılığına, Lindos’un atmosferine ve Anthony Quinn Bay’in eşsiz rengine bayıldık. Şimdi sıra sizde.  Keyifli seyahatler J

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder